12 Mart 2017 Pazar

Lorenzo Villoresi - Piper Nigrum (1999)

"bir şişe aktar dükkanı.."




Lorenzo Villoresi markası 1990 yılında İtalyada kurulmuş yeni bir niş parfümevi.  Parfümlerin hemen hepsini de, markanın isim babalığını da yapan Lorenzo Villoresi'nin kendisi bizzat hazırlıyor.  İlk olarak 93'te parfümleri çıkan markanın incelediğimiz modeli piper nigrum da 99 çıkışlı bir parfüm olarak nispeten firmanın öncü parfümlerinden. 

Lorenzo Villoresi
Piper nigrum adından da anlaşılacağı üzere karabiber ana temasıyla üretilmiş bir parfüm. Baharatlı oryantal olarak tanımlanan parfüm, aslında kesin sınırlarla oryantal olarak hazırlanmış değil bana göre. Yeşil armoatik notalar çokça doldurulmuş üniseks olarak sunulsada baya 90lar italyan armoatik maksülenleri yapısında,  koyu yeşil karakterli bir parfüm. Pek çok kadın için sert kalabilir. Baştan belirteyim ana teması olan karabiber notası benim tenimde pek belirgin değildi.Yani bu notayı düşünerek alacaksanız hayal kırıklığına uğramamak adına önceden denemenizi öneririm.

Piper Nigrum'un harmanı:

üstte: suteresi, yıldız anason, nane, yeşil notalar, turunçgiller, rezene
ortada: karabiber, muskat, günlük, petitgrain, karanfil, biberiye, baharatlar, elemi, mercanköşk
altta: amber, karabuhur, asilbent, peru balzamı, mürrüsafi, odunsu notalar, sedir

notalarından oluşuyor. Bakınca çok zengin hatta belki fazla zengin bir harmana sahip gibi görünüyor. Aktarda ne varsa alıp doldurmuşlar gibi. Bu kadar nota, yetmemiş bir de baharatlar, turunçgiller ve odunsu notalar gibi ne idüğü belirsiz bir ana başlık daha var. Haliyle kokunun net bir karakteri, tanımı yok. Şipre gibi koktuğu da oluyor, klasik aromatik gibi de.  En az bir oryantal gibi kokuyor. Çok nota var ve hepsi de orta karar kalitedeler. Öne çıkanlar sert, yeşil, buruk notalar. Ama onlar bile belirgin değil. Hiçbir notayı tak diye net ve temiz algılamıyorsunuz. Hep bir perdeli durumu var harmanın. Evet zengin harman görece daha çekicidir hassas burunlar için ama, piper nigrum  herşeyin fazlası zarar sözünü akla getiriyor. Bu parfümde daha sadelik arıyorsunuz, sadelikten gelen zarafeti arıyorsunuz, ama tek aldığınız bir öyle bir böyle kokan, tanımlayamadığınız bir kokular karışımı oluyor.Zaten harmanda yazan notaların dörtte üçünü ancak algılamışımdır bu karmaşadan dolayı. Notaların kalitesi bir niş üründen ziyade, normal moda markalarının ürünleri seviyesini geçmiyor. 

Açıkcası parfümün zayıf olmasından dolayı notalar hakkında net bir fikir sahibi olamadım. Kendilerini belli etmiyorlar. Ben her ne kadar zengin harmanları sevsemde, burada her kokudan notalar bulunduğundan dolayı, net koku analizi yapmak mümkün değil. Biberiye, nane, anason, kara biber gibi bir sürü keskin esans varken elemi, günlük, peru balzamı gibi balzamik notalar da var. Yetmiyormuş gibi odunsu notalar, yeşil notalar, baharat notaları gibi ayrı bir grup daha var. Hal böyle olunca iş can sıkıcı hale geliyor analiz anlamında. Tüm bunlara esans kalitesinin öyle çok matah olmadığını da düşünürseniz bu sönük ve aşırı perdeli parfüme sinir olmamak zor oluyor. Sahip olduğu 90lar yeşil aromatik karakteristiği bile onu kurtaramıyor çünkü bu tip zayıf yapılı yeşi italyan parfümleri az değil. 

İtalyanların klasik herbs ans spices yaklaşımı bu sefer tutmamış

Kokunun açılışı hafif ekşi limonla bezeli, kara biberli, keskin yeşil otsu oldukça baharlı bir aromatik. Çok dolgun değil ama belirgin. Bu ilk açılış 80ler klasik şipre ve yeşil armoatiklerini anımsatmıyor değil. Fakat bu açılış yarım saat bile sürmüyor ve ilk andan sonra hafifliyor, geride sadece çok uçuk, sönük bir baharlı yeşillik kalıyor. Bu aşamada tatlı nane, anason, yeşil notalar, benim temelde aldığım notalar. Sonrasında yeşillik hep arka planda kalarak yerini hafif karanfil eşliğinde buruk odunsu, reçinemsi notalara bırakıyor. Ama hem yeşil notalar, hem odun notaları çok sönük ve dipten gelen yapıda. Genel olarak yeşil, koyu, kapalı bir parfüm.


Özetle; koyu yeşil başlayıp yine öyle biten, pek oryantalliği olmayan baharatlı bir aromatik. Benim için vasatı geçemeyen, sevemediğim, bayağı bir parfüm oldu. İtalyan aromatiklerini ve her türlü masküleni sevsem de bu parfüm benim için fazla zayıf, fazla perdeli ve karman çorman hazırlanmış bir parfüm oldu. Bir şişe aktar dükkanı. Alışılageldik niş marka kalitelerinden aşağıda bir kalite düzeyi var.

Fark edilirlik orta. Genel olarak çok sönük gibi hissettirse de, ilk sıkıştan baya geçmesine ragmen bazen alakasız zamanlarda kendini fark ettirebiliyor. Kalıcılık bu perdeli, sönük karaktere ragmen iyi, 5-6 saati rahat görebiliyor. Hafif 90'lardan kalma olduğunu belli ediyor ve bu sebeple yaşı genç kullanıcılarda az birşey sırıtabilir. Genel olarak 25 yaş üstü herkes kullanabilir. 4 mevsime ve günün her vaktine uygun. Ben yazdığım önemli eksikliklerinden dolayı parfümden hoşlanmadım ve dolayısıyla tavsiye etmiyorum.

4 Mart 2017 Cumartesi

Maison Francis Kurkdjian - Absolue Pour le Soir (2010)

"mükemmele beş kala bir oryantal.." 


Bugünkü incelememiz, niş dünyasında kendisine hatırı sayılır bir yer edinmiş Francis Kurkdjian'dan geliyor. Kendisini ismen büyük ihtimalle biliyor olsanız da bilmeyenler en azından farkında olmadan kullandıkları parfümleriyle tanıyorlar. Pek çok markaya parfümörlük yapan Kurkdjian daha 25 yaşındayken Le Male gibi herkesçe bilinecek kadar ünlü olabilen bir parfümü yaratmış.  Bugün 100'ün üzerinde parfüme can vermiş. Ailesinin hikayesi de ilginç. Ermeni asıllı bir aile, dedesi 1800ler sonunda osmanlı Bursasında doğuyor. Başarılı bir terzi ve kürk tüccarı, İstanbulda hatırı sayılır derece saygın bir tüccar. Kendi ağzından anlattığına göre Francis'in akrabaları Bandırmada hayvancılıkla geçim süren sakin, işinde gücünde bir aile. Ermeni olayları olduğunda işler karışıyor, kendilerini ülkeden bir şekilde atıp Fransaya yerleşiyorlar. Kendisi de annesi gibi Fransada doğan Francis gençliğinde balet olmak istiyor, ancak okul sınavını geçemeyince küçüklüğünden beri ilgi duyduğu parfümörlük üstüne paristeki parfüm okullarında okuyor ve  kariyerine atılıyor. Bugün son derece iyi bir konumda, bize parfümleri sunan Francis'in 8 yıl önce kendi adına açtığı parfüm evinde bugün itibariyle 37 parfümü bulunuyor. 

Francis Kurkdjian
Evet kendisi ve markası hakkında kısa bilgilerden sonra asıl konuya geçelim. Absolue Pour le Soir 2010 çıkışlı, uniseks yapılı, oryantal tipi bir parfüm. Net bir koku teması olmayan, bal ve asilbent üzerine ağırlık verilmeye çalışılmış parfüm edp formunda.

Absolue Pour le Soir'ın harmanı:

ylang ylang, sandal ağacı, sedir, tütsü, asilbent, gül, kimyon, beyaz bal

notalarından oluşuyor. Beyaz bal Hawai adasındaki ormanlardan elde edilen özel bir bal. Doğal olarak kristalleşip beyazlaşmasından dolayı beyaz bal olarak biliniyor. Diğer notaları zaten biliyorsunuz. Kokuda bal, tütsü gibi doğal olmayan notalar sentetik yoldan elde edildiğinden harmanda yazandan oldukça farklı notalarda algılayabiliyorsunuz. Öd, sentetik vanilya, aldehitler, ardıç kadranı yani dolayısıyla huş notası, süet notası bunlardan bazıları. Bunlar harmandan yazmasa da en azından benim kendi tenimde algıladığım notalar. Sonuçta bal, tütsü gibi notaları oluşturmak için çeşitli başka doğal ve sentetik esansların karışımları yapılıyor. Dolayısıyla sentetiklik var mı evet var, ama bu burnu rahatsız edecek aman ucuz parfüm kalitesiz sentetik esansa kaçılmış düşüncesi yaratacak anlamda bir sentetiklik değilde, bazı koku temalarını oluşturma amacı doğrultusunda kullanılmış sentetik notalar. Tabi buradan parfümün biraz karmaşık bir harmana sahip olduğunu anlamışsınızdır. Dolayısıyla biraz tecrübeli burunlara hitap eden, içindeki detayları anlaması herkese mümkün olmayan bir parfüm. Parfüm deneyimi az birine koklattığınızda "of bu çok ağır", "çok kuvvetli", "fazla tatlı" gibi tek boyutlu içi boş eleştiriler alabiliyorsunuz. Her ne kadar oryantal zaten böyle olur karakteristik olarak şeklinde açıklamaya çalışsanızda boş. O bakımdan parfümü bir aksesuar yerine karşıyı etkileme amaçlı araç olarak kullanıyorsanız biraz hezeyana uğrayabilirsiniz. Zaten niş parfümlerde durum çoğu zaman böyle.  En iyi kaz ciğeri Gascony bölgesinden gelir dediğinizde insanların içerikle değil "ıyy kaz ciğeri mi" demesi gibi bir olay.  Beklentiler ve yaklaşımlar. Esansların kaliteleri iyi seviyede ama iyi nişlerdeki başdöndüren doğallıkta da değil. 


Kokuya bakalım, ilk açılış aldehitsi karabiberli, ödsü, hafif kirli bir buruk odun kokusu şeklinde. Burada sediri aralarda hafiften alıyorsunuz. İlk açılış burun büken cinsten çok dolgun ve kuvvetli. Sağlam bir edp ayarında açılış. İlk başta bu aldehitsi kokuyu aldığımda parfüm bende bir hayalkırıklığı yaratmadı değil. Çok kuvvetli açılış nedeniyle kısa sürede sakinleşmesini bekliyorsunuz ki öyle de oluyor. Bir 5 dakika sonra o sedirsi buruk odun kayboluyor, 15 dakika içinde de koku tatlılaşmaya başlıyor. Vanilyamsı bir huş kokusu oluşuyor. Gümüşi plastiksi huş  kokusu ile koyu bir suet kokusu algılıyorsunuz, burada elegant kokuyor.  İlk yarım saat bu şekilde vanilyamsı, balımsı huş kombinasyonu devam ediyor ve bu  çok güzel lezzetli bir kombinasyon. Her şey ayarında ustaca dengelenmiş.  Bu süreçte fark edilirlik başarılı, ara ara burnunuza esintisini veriyor.

İlk yarım saat geçtikten sonra koku biraz daha tatlılaşıyor. İçindeki tütsü, asilbent gibi pudramsı tatlı notalar daha öne çıkmaya başlıyor. Huş kokusu tamamen kaybolmasa da tonka/sandalağacı karışımına dönüşüyor. Sediri ilk açılıştaki kendini ufaktan gösterişi dışında bir daha almadım. Ayrıca ylang ylang ve gül notaları da tenimde belli değildi. Asilbent tam olarak beklediğim asilbent değildi, daha amberimsi klasik bir reçine kokusuna benziyor. Balzamsılığı çok doygun derecede değil. Temel olarak kısa sürelik ödsü buruk odunsu açılış ardından, yumuşak tatlılıkta vanilyamsı bir huş sonrası daha pudramsı klasik bir oryantale dönüş var gibi. O plastiksi huş her daim dipten beliriyor kokladığınızda. Bir saat sonrasında artık tene yakınlaşıyor fark edilirliği azalmış oluyor. Gene de bir iki saat daha ara ara kendini ufaktan belli edebiliyor.

Şahsen ilk yarım saatteki o yumuşak tatlı formun daha uzun sürmesini tercih ederdim. Çünkü bir oryantal için oldukça modern, güne uygun ve ayrıca elegant bir havası vardı. Ama tatlı notalar fazlalaşıp daha kuru pudramsı hale gelince, o sizi etkileyen farklı karakteristiğini kaybedip daha klasik bir oryantale dönüyor.


Özetle hem elegant, hem gourmandımsı lezzette oryantal bir koku. Ama açılıp oturduktan sonraki ilk fazı, sonradan fazla tatlılaşıp klasik bir oryantale dönmeseymiş çok daha beğenilesi, listelerde yer bulan bir parfüm olabilirmiş. Bu haliyle mükemmele beş kala bir oryantal diyorum kendisi için. Ne vasat, ne mükemmel bir parfüm. “İyi” bir parfüm, başarılı bir parfüm. Memnun edebilen bir parfüm.  Ama içinde bazı keşkeler barındırıyor, çünkü potansiyeli çok iyi. 


Fark edilirlik bir edp için çok iyi olmamakla beraber, genel anlamda ara ara kendini belli etmesiyle başarılı. İlk birkaç saat kendini ara ara belli ediyor ama buram buram bağırmıyor. Zaten böyle kuvvetli tatlımsı bir parfümde çok belirgin olması rahatsız edici olabilirdi, ama yine de bir tık daha belirgin olmasını isterdim. Kalıcılık ise hayli iyi, en az 4 saat genel koku yapısını koruyabiliyor tende, sonrasında bir 2-3 saat daha azalarak da olsa kalıyor. Oturaklı, elegant bir parfüm. Bir takım elbiseye çok yakışacak doğru dürüst, sakin insanın kullanacağı farklı bir oryantal. Klasik içimi ısıtsın oryantali değil. Adından da anlaşılacağı üzere akşam için de başarılı, hem gündelik hem özel zamanlara, her iki cinse de uygun, ama erkek teninde bir tık daha iyi bence. Yaş grubu 30 ve üzeri derim. Haliyle kış ve sonbaharlık bir parfüm. Oryantal sevip ama klasik tatlı baharatlı oryantalleri sevmeyen farklı bir şey arayanlara denemelerini öneririm. Onun dışındaki genel kullanıcı deneyebilir, beğenebilir ama kör alışa uyun olmadığını bilin.