22 Nisan 2017 Cumartesi

Isabella Rossellini - Manifesto (2000)

"tekdüze koku karakteristiklerinden bıkmış birisiyseniz bu değişiklik size bir süreliğine ilaç gibi gelebilir.." 


Bugünkü incelemesini yazacağım parfüm ilginç bir parfüm. Piyasada pek bilinmeyen, çoğu kimsece adı bile duyulmamış bir marka. 1952 doğumlu italyan aktris ve manken  Isabella Fiorella Elettra Giovanna Rossellini 1995 yılında Coty markası ile yaptığı anlaşma sonucu kendi adını taşıyan kozmetik ürün gamı oluşturmuş. 2000 yılında da bu incelediğim kendi adını taşıyan(asıl adı Isabella Rossellini's Manifesto) ilk parfümü yaratılmış. Parfümün yaratıcısı acqua di gio, kenzo flower, romeo gigli, mugler cologne, lancome miracle, gibi sayısız popüler parfüme imzasını atmış olan Alberto Morillas. Bu adamdan yamuk pek çıkmıyor zaten ama, iş sadece burunla bitmiyor. Üretici Coty olunca çok yüksek kalite de beklememek gerekli. Fakat biz şimdi tüm bunları geride bırakalım. Parfüme dönelim, öncelikle parfümümüz çiçeksi yeşil olarak sınıflandırılmış edt formunda bir kadın parfümü. Ancak bir kadın parfümü olmasına rağmen arada oldukça güzel erkeksi yönleri de bulunuyor ve daha ziyade saf bir üniseks yapılı parfüm. O yüzden incelemeye karar verdim.

Manifesto'nun harmanı:

üstte: fesleğen, kuş üzümü yaprağı, beyaz biber, mandalina
ortada: ıtırşahi(sweetpea), yasemin, gül(beyaz)
altta: sandal ağacı, kestane ağacı

notalarından oluşuyor. Bu konuda fragrantica'da farklı bir harman dağılımı verilmiş ancak bana basenotes'daki harman daha doğru geldi. Bu arada yeniden formulüze edilmiş olabilir, pek bilinen bir parfüm olmadığından hakkında fazla bilgi bulamıyorsunuz.  Nispeten orjinal bir harman, sanırım kestane odunun bir parfümde ilk kez görüyorum, aynı şekilde ıtırşahi'de nadir görülen bir nota. Şimdi parfüm çiçeksi yeşil olarak tanımlanmış ama tam anlamıyla yeşil bir parfüm değil. Yeşil denince insanın aklına aromatiklik gelir. Burada o kadar baskın bir durum yok. Daha sucul çiçeksi gibi. 

Harman konusunda şöyle söyleyebilirim, parfüm sonuçta bir celebrity parfümü ve coty tarafından yapılıyor. Bu tarz parfümler, nişler ve klasik vintage parfümler en iyiler, kaliteli moda markalarının parfümlerini de ikinci sınıf sayarsak, üçünçü kalite olarak önümüze çıkarlar. Fakat Manifesto ilginç bir parfüm. Öyle aman aman ucuz, basit kokmuyor. Hatta kokusu bana göre oldukça orjinal ve farklı. Ona da geleceğim. Notalar çok çok belirgin değil, doğrudan içerikteki yazıldıkları halleriyle değil başka şeyleri andırarak kokuyorlar. Bu da yapay esanslardan gelmesi dolayısıyla normal. Ama kötü, burun büken bir sentetiklik, yapaylık yok. Çok yumuşak, temiz, duru bir harman. Bahara, serin günlere çok uyumlu. Köşelilik yok, notalar birbiriyle dengeli, tene yakın kalsa da sık sık kendini ortaya çıkarıp kokmayı da başarabilen ilginç bir harman. Tene yakın kalıp da kendini sık belli eden harman bulmak çok nadir görülen bir durum. Ben kalibresine göre harmanı başarılı buldum.

Asıl zevkli konu olan kokusuna gelirsek; nasıl ifade edeceğimi düşünüyorum. Oldukça beğendim, ama kendimi kaybedip abartmak, olduğundan güzel göstermek sizleri yanıltmak istemiyorum. Ama hakkını da yemek istemiyorum. Bu koku bana parfüm inceleme zamanlarıma ilk başladığım zamanlardaki eskilerde yitip giden bir kokuyu hatırlattı (Muelhens Extase Body Talk) bir de çocukluğumu. Neden çocukluğumu? Şöyle, şimdi harmanda yazanları boşverin, çoğu zaten yok gibi ya da doğrudan öyle kokmuyorlar, peki ne kokuyor? Açılış salatalıksı temiz bir notaya eşlik eden çok hafif vücut losyonu kokusu ve acı kavun üçlemesi şeklinde. İşte bana çocukluğumu andırması da bu acı kavunvari kokudan dolayı. Çocukluğunu betonlar arasında geçmemiş, azıcık yeşillik görmüş olan hemen herkes bu eşek sıpasını hatırlayacaktır. 


Onu ilk gördüğümüzde bu nedir diye merakla dokunmamız sonrası bütün tohumlarını püskürtmesi bize ne büyük bir heyacan olmuştu. Sonra her bulduğumuzda hem korkar, hem oynar her bir tanesini sopayla dürtüp püskürtürdük. Benim hayal meyal aklımda kalan koku hafızamla; acı kavunun salatalığı andıran biraz daha buruk taze temiz bir kokusu vardı kendine has. İşte bu parfümde bu kokunun esamesini alınca beni eskilere, çocukluğuma götürdü. 


Evet, okurken salatalık, acı kavun ve losyon kokusu çok çekici gelmeyebilir. Ama nedense ben gayet beğendim tenimde. Farklı kokuyor. Orjinal bir açılış. Peki sonra? İlk sıkmanızdan yaklaşık 20 dakika geçtikten sonra mandalinanın tatlı ekşiliğiyle bezeli güzel feminen çiçek kokuları geliyor. Yasemini pek almadım daha ziyade kremsi beyaz gülü alıyorsunuz ve diğer kalan alternatif de ıtırşahi olmalı. Kendisini yetiştirmede başarısız olduğumdam kokusuna hakim değilim. Menekşemsi bir koku. Benim elimeki örnekte biber notası yok gibi. Fesleğen ise varla yok gibi, daha doğrusu diğer notalarla karışımı işte bu losyonsu, salatalıksı kokuyu verebiliyor olabilir. Ama ben koklayıp da ha bunda fesleğen var diyemiyorum. 


İlk açılışın ardından gelen bu asidik feminen çiçekler de kokuya ikinci bir boyut katıyor. Bu aşamada hafif bir feminenleşme olsa da aman aman değil. Bir erkeğin kullanamaması için hiç bir neden görmüyorum. Aksine bu tip koku kombinasyonuna sahip belki pek çok kadın parfümü çıkabilir ama erkek parfümü olarak düşündüğümüzde bence çok orjinal kalıyor. Sürekli birbirinin aynı tatlı oryantaller, amber, misk, öd kokularındna sonra şu içinde bulunduğumuz yağmurlu serin bahar günlerine tam uyuyor. Alttaki harmanda  sandal ağacını ben almadım tenimde. Kestane odununun da kokusundan emin değilim, ama net bir odunsuluk olmadığını belirteryim. Kokunun özeti; salatalıksı, acı kavunsu losyon ve sonrasında bunlara eşliğe başlayan mandalina bezeli tatlı çiçek kokuları diye düşünün. Çok duru, temiz, şeffaf bir koku. Böyle duru temiz olup da 3. sınıf çamaşır detarjanı gibi kokmayan azıcık da karakterli koku bulmak bu kadar zorken ben bu parfümü gayet beğendim. 

Özetle; harika olmayan ama kendine has farklı ve güzel bir parfüm. Kokusu belki herkesin hoşuna gitmeyebilir, sürekli üst kalite parfümlere alışmışlar biraz basit bulabilir, ama benim gibi tekdüze koku karakteristiklerinden bıkmış birisiyseniz bu değişiklik size bir süreliğine ilaç gibi gelebilir. 


Kokunun fark edilirliği başarılı. Tene yakın kalmasına ve bağıran bir harmanı bulunmamasına rağmen en azından 1-2 saat her esintide kendini belli edebiliyor. Bir rüzgar esse, kolunuzu şöyle bir hareket ettirseniz hemen burnunuza vuruyor. Kalıcılık tene göre çok değişken. Benim tenimde 3 saat kadar kaldıktan sonra uçarken, bir kadın teninde 12 saat sonra bile hafiften kokusunun kalabildiğini gördüm. Tabi bu bir istisna olacaktır, o yüzden kalıcılık için ortalama diyelim. Yaş grubu her yaşa uygun, her cinse uygun, her mevsime uygun. Enerjik günlük aktivitelere de uyum sağlar, özel günlere de. Ama bence en çok serin, yağmurlu ilkbahar günlerine yakışıyor. Bulması oldukça güç bir parfüm. Belki incelememden sonra bazı gitti satıcıları getirmeyi düşünürler. Özellikle aranacak seviyede kapasiteli bir parfüm olmamakla beraber, eğer bulursanız bir farklılık adına denemenizi önerebileceğim hoş bir ürün.

14 Nisan 2017 Cuma

Escada - Moon Sparkle Pour Homme (2007)

"Bir var bir yok.."


Bu seferki parfümümüz son zamanlarda yazmakta olduğum niş markalardan ziyade daha genele hitap eden Escada markasının, aromatik odunsu tipindeki Moon Sparkle pour Homme parfümü. 2007 çıkışlı, son derece yumuşak ve hafif yapılı parfümümüz kokusuyla çoğunluğun beğenisine gidebilecek basit bir parfüm. Detaylara girmeden evvel harmana bakalım:

Moon Sparkle’ın harmanı

üstte: zencefil, mandalina, biber, bergamut
ortada: çiçek notaları, votka, menekşe
altta: kabe samanı, sedir


notalarından oluşuyor. Çok basit ve sade bir harman. Bu basitliğin kokusuna da yansıdığını belirtebilirim. Harmanla ilgili beni şaşırtan durum şu oldu ki; Escada standart moda markalarından biri olarak üst düzey parfümlere sahip değildir ve ürünlerinin kalibresi bellidir. Çoğu ürününde başka muadilleri gibi belirli düzeylerde sentetiklik içerir. Açıkçası bu ürününde de bol bol sentetiklik, bayağılık bekliyordum fakat hiç de öyle değil. Tamam bu bir niş ürün değil, üst seviye bir parfüm de değil, ama kendi kategorisine göre, hele hele yazlık, sucul diyebileceğimiz seviyede hafif bir parfüm için harmanı gayet hoş derlenmiş, burnunuzu rahatsız eden sentetiklik de bulunmuyor. Notaları tek tek doğal almıyorsunuz ama karışımın genel temiz ve duru bir kokusu var. Burnu hiç yormuyor. Bu da memnun ediyor. Harmanda köşelilik yok, çok yumuşakbaşlı, canlı ve berrak bir harman. İlkbahara gayet uygun. Buraya kadar her şey güzel.

Kokuya gelirsek, Moon sparkle’da bazı parfümlerde gördüğümüz ortam sıcaklığına, dozajlamaya göre farklı farklı kokma durumu var.  Örneğin az miktarda sıkarsanız ya da nispeten serin sabah saatlerinde sıkıp dış mekana çıkarsanız genel olarak harmanın üst noktalarındaki meyve/çiçek notalarını alıyorsunuz. Ama daha yoğun bir dozajlama yapar ya da daha sıcak öğle saatlerine doğru kullanırsanız bu sefer de orta harman ve özellikle koyu ve buruk kokulu menekşe/votka kombinasyonunu alıyorsunuz. Arada çok bir akış yok. Açılışımız temiz, duru bir bergamut ve odunsu koku şeklinde. Aslında burada odun notası yok ama votka ve zencefilin burukluğu birleşip taze odun kokusuna benzer hoş aromatik bir koku salıyorlar. Yani kimsenin aa bu zencefil, bu votka diyeceğini sanmam. Arada mate’yi, adaçayını andıran bir nüans da var ama harmanında detay verilmemiş. Mandalina bende pek yoktu, daha ziyade limoni bergamut, ve zencefille, votka karışımından doğan bu taze odunsu koku. Çiçeksi notalarla, bergamut karışınca nektarini andıran yaz meyvelerinin kokusunu derinden andırmıyor da değil. Baskın çiçeksilik yok. 


Açılıştaki meyvemsi odunsu koku karışımı yarım saat-bir saat daha devam ediyor daha sonra menekşe hafif buruk ve koyu şekilde baskınlığını ortaya koyuyor. Votka ve zencefil de devam ediyor. Ama dediğim gibi bunların bu iki nota olduğunu harmana bakarsanız anlarsınız yoksa size gri karakterli taze odunsu koku olarak geliyorlar. Alt harman nedense benim tenimde pek ortaya çıkmadı. Biber notası da keza yanı şekilde. Dolayısıyla kokunun genel yapısı bu şekilde. Azıcık bergamut, zencefil, votka, menekşe, ara ara dipten meyvemsi/çiçeksi nüanslar. En sonlara doğru da hafiften sabunsulaşma. Hafif, taze ve temiz. Şimdi böyle bakınca tam içinde bulunduğumuz bahar mevsimine uygun, hafif ve güzel bir koku gibi geliyor. Ama realitede sıkıntılar var. Öncelikle bu dengesiz kokma karakteri. O serin zamanlardaki meyvemsi, berrak halini çok daha fazla beğeniyorsunuz. Votkalı, menekşeli halini daha sık gösteriyor o hali o kadar güzel değil. Ama yine de fena değil. Asıl sorun; parfümün harmanının çok zayıf olması. Bir edt olmasına rağmen daha ziyade edc kuvvetlinde, hatta bazı edc’lerden bile zayıf geliyor. Yazlık bu tip suculvari kokular zaten zayıf yapılı olur ama bu üründe hiç gövde yok. Bir var bir yok. Böyle olunca kokusunun değeri kalmıyor. İkinci sıkıntısı güzel olmasına rağmen çok basit kokusu. Asla deneyimli ve tecrübeli bir parfümseveri tatmin edebilecek şeyler barındırmıyor. Ancak parfüm işine yeni başlayan genç arkadaşları tatmin edebilir ama yine esans zayıflığı konusu işi bozacaktır.


Özetle, Escada, Moon Sparkle’da bazı işleri kotarıp, bazılarında tökezlemiş. Belli bir esans kalitesi seviyesini koruyabilmiş, genelin beğenisine gidebilecek basit ama hoş bir baharlık koku da yapabilmiş, ama o kadar zayıf yapmış ki pratikliği, kullanılabilirliği kalmamış. Esanslar bir tık fazla olsa işler değişecekmiş. İşte her şeyi hevesle değil de para odaklı yapınca böyle oluyor.

Fark edilirlik zayıf, ilk sıktığınız 5-10 dakika harici tene çok yakın kalıyor, kendini pek belli etmiyor, zayıf ve silik. Kalıcılık aynı şekilde çok zayıf. 2 saat sonra tamamen uçmuş oluyor, zaten bu süreçte de sık sık bileğinizi koklamazsanız parfümün orada olduğunu pek hissetmiyorsunuz. Koku olarak gençlerin beğenisine gidebilecek, bahar ve yaza uygun, temiz, duru bir parfüm olarak bu mevsimlerde, günün her vakti günlük kullanılabilecek bir yapıda. Yaş olarak her yaşa uygun ama dediğim gibi azıcık parfüm tecrübesi olanlara fazla basit gelecektir. Başarılı yönlerine rağmen, çok zayıf esansından dolayı kimseye önermiyorum.

13 Nisan 2017 Perşembe

Tom Ford - Tobacco Vanille (2007)


"tütüne gourmandsı bir bakış açısı.."


Geldik bir başka ağırtopa; Tobacco Vanille. Bu parfüm aslında ülkemizde de bilinen, tüm dünyada Tom Fordlar arasında oldukça popüler olan bir ürün. En büyük sebebi gourmandvari tatlımsı yapısı. Malum tatlı parfümlerin piyasası hiç bitmez. Peki tobacco vanille nedir, nasıldır, iyi midir, abartılıyor mu, değer mi? Sakin olun sindire sindire. 

Artık çoğumuzun bildiği üzere Tom Ford, Guerlain gibi yarı niş olarak tanımlanabilecek bir marka haline geldi. Genele göre uygun fiyatlı standart kalite parfümleri de var, daha fazlasını isteyenlere yüksek fiyatlı kaliteli, özel harmanlı niş ürünleri de var. 2007 çıkışlı üniseks yapılı baharatlı oryantal tipindeki parfümümüz markanın private blend serisinden bir ürün.  Bu seri üst kalite esanslardan yapılan, edp formatında, nispeten tematik ürünler. X temalı, y temalı gibi. Zaten elimizdeki tobacco vanille de kendini ifade ediyor. Parfümümüz sıcak, tatlı yapılı, ağır karakterli, saf parfüm kıvamında dolgun bir parfüm.

Tobacco Vanille’in harmanı:

üstte: tütün, baharatlar
ortada: tonka, tütün çiçeği, vanilya, kakao
altta: odunsu notalar, kuru meyveler

notalarından oluşuyor. Basit, çok ıvıra zıvıra girilmemiş bir harman. Yeterli mi? Markasına göre değişir. Bu parfümde gayet yeterli. Harmanla başladığımızda harmanın üst düzey, niş kalitesinde olduğunu hemen anlıyorsunuz. Sıktığınız anda notalar çat, çat, çat ben buyum, ben şuyum diye burnunuza vuruyor. Hemen hepsi olması gerektiği gibi duru ve belirgin kokuyor. Notalar kuvvetli ve dolgun baygın esanslar olmasına rağmen güzelce birleştirilmişler, kıvamları, dozajları birbirlerine uyumlu olmuş. Birinci sınıf olmasalar da oldukça kalite esanslar kullanılmış. Harman yoğun ve dolgun olduğundan dozajlamaya dikkat etmek gerekli, yoksa baygın olabiliyor.

Kokuya gourmandvari tatlımsılıkta, lezzetli, meyankökü şerbeti tadında bir tatlılık hakim. Baharatlar belirtilmemiş sanki diplerde kimyon ya da tarhun var gibi. Karanfil ise çok bariz. Buram buram tane karanfilin kokusunu alıyorsunuz. Nemo’ daki tarçıni karanfilli o sıcak doku burada karanfil baskın olacak şekilde aynen var. Yanlış anlamayın koku çok tatlı, şekerli değil ama hiç az olmayan sıcak bir tatlılığa sahip. Öd, azıcık misk, karanfil, plastiksi huş, derinde deri, konyak, tütün, kuru üzüm açılışta benim kuvvetlice ve net aldığım kokular. Bunlardan öd ve deri kısa sürede kaybolurlarken, diğer yazdıklarım daha uzun süre devam ediyor. Net bir tonka ve kakao kokusu yok, en azından benim tenimde. Genel tatlılığa karışıyorlar. Bu karanfilli, konyaksı tatlı tütün kokusu son derece lezzetli, çekici ve kıvamında bir kombinasyon. Kışın iç ısıtacak sıcak bir tatlılık. Gayet dolgun, savurgan, lezzetli ve çekici bir açılış. 


Bu aşamada koku sizi heyecanlandırmaya başlıyor, açılış böyleyse bakalım gidişatta nasıl bir efsane çıkacak diye. Ama maalesef bu yarım saat civarı süren ustaca hazırlanmış kompleks açılışın sonrası, koku tematikleşmeye ve sadeleşmeye başlıyor. Tütün diğer notalardan sıyrılıp biraz daha ön plana çıkıyor, vanilyanın ortaya çıkması 1 saati buluyor ve beklediğiniz kadar kuvvetli gelmiyor. Yani adı gibi tütüne eşlik eden vanilya değil aslında. Daha ziyade öncelikle karanfil ve tütünün, vanilya öncülüğünde sıcak tatlı baharatlarla lezzetlendirilmesi gibi kokusunun özeti. Ortaya çıkan vanilya gördüğüm en kalite vanilya değil, genel harmana göre biraz daha kaliteli olmasını beklerdim. Harmanda tek o sırıtıyor bana göre. Ana tema olan tütün ise oldukça doğal, pipo tütünü tipinde yumuşak, hafif ve kibar. Bu anlamda başarılı. Başarısız olduğu nokta açılıştaki canlılığı, sonrasında da sürdürememesi. 


Özetle; çok umut verici başlayıp, oturunca fazla durağan statik bir kokuya dönüşen tek boyutlu bir parfüm olmuş. Koku güzel ama yapısı sıkıcı. Keşke açılıştaki dinamizm devam etseymiş. Lineer değişmeyen kokusu sizin de heyecan ve isteğinizi söndürüyor. Uzun süre kullanılabileceğinden şüpheliyim sıkıcı olabilitesini düşününce. Yoğun tatlı notaların kombinasyonuyla saf bir tütün temalı parfüm diyemem, vanilya tütün kombinasyonu da değil. Sadece tütüne odaklanmak isteyen kullanıcılar için tatlı notalar fazla kuvvetli ve dikkat dağıtıyor. Ama ben gourmand severim, tütün temalı sıcak parfümleri severim diyenlerdenseniz işte o zaman çok beğenebilirsiniz. Tütüne gourmandsı bir bakış açısı diyelim. Genel olarak başarılı ama mükemmel değil. 


Fark edilirlik beklediğimden biraz düşük aslında bir edp ve tom ford için. Aralarda hafif esintisi geliyor ama çok net değil. Tene yakın kalıyor. Fazla da sıkarsanız sıcak, tatlı havasında boğulursunuz. Kalıcılık ise gayet başarılı 6-7 saat civarı net. Net uygun yaş grubu olmasa da biraz oturmuş, ağır yapılı havasından dolayı en az 25 diyebilirim. Haliyle sıcak tatlı bir oryantal olmasından mütevellit kış ve ancak soğuk sonbahar günlerine uygun ve o zamanlarda içinizi ısıtacak bir parfüm. Günün her vakti kullanılabilecek olsa da kaliteli, ağırbaşlı yapısından dolayı bence gece kullanımına, özel zamanlara daha uygun. Alayım günde 3 kere tazeleyip kullanayım parfümü değil. Öneriyor muyum, özel bir şey arıyorsanız çok heyecanlanmayın, ama hafif gourmandlar, tütün temalı oryantaller, sıcak baharatlı iç ısıtan tatlı parfümler seviyorsanız o zaman denemenizi tavsiye ederim. Daha saf bir tütün deneyimi içinse aramis havana vintage denemelisiniz.

5 Nisan 2017 Çarşamba

Christian Audigier - Ed Hardy Love & Luck (2008)

"kolayca unutulup gidecek “haftanın pop şarkısı” gibi.."


Bu seferki parfümümüz, bizde pek bilinmese de, bir aralar yurt dışında oldukça popüler olmuş Love and Luck. Parfüm Christian Audigier markasının Ed Hardy serisine ait ve Olivier Gillotin ile birlikte hazırlanmış. Kendisini fena olmayan tek tük parfümleri olsa da çok öne çıkmış bir burun değil. Audigier’in bu serisi dövme sanatçısı Don Ed Hardy’den geliyor. Özellikle Japon kültürüne yakın stiliyle dövmeleri bilinen Ed Hardy’nin dövmeleri basılı olan her türlü tshirt, şapka, kot pantolonu vs tutulunca Audigier niye parfümünü de yapmıyoruz ki demiş. Klasik bir pazarlama döngüsü, klasik bir moda markası parfümü. Buradan sanki taraflıymışım gibi algılansa da, ürünü kullansanız siz de hak verirsiniz. 2008 çıkışlı edt formundaki parfümümüz oryantal fujer olarak sınıflandırılsa da, iki türe de pek yakın değil, daha ziyade odunsu çiçeksi misk ile sucul odunsu tarzına yakın.

Love & Luck’ ın harmanı:

üstte: bergamut, portakal, mandalina, kakule
ortada: absint, adaçayı, servi, menekşe
altta: misk, sedir, kabe samanı, öd ağacı



notalarından oluşuyor. Bakınca potansiyeli yüksek görünüyor. Hoş ve birbirine uyumlu notalar kağıt üstünde. Gerçekte de notaların genel uyumu oldukça iyi, homojen iyi kaynaşmış yapıdalar. Sivrilik, köşelilik yok. Harman kalitesi ise eh. Ortalama diyebilirim, notalar tek tek ayrılmıyor, mis gibi tazecik hissettirmiyorlar ama baştan aşağı sentetik yapay gibi bir harman da yok. Açıkçası ben esans kalitesi olarak daha kötü çıkmasını bekliyordum, açılıştaki temiz turunçgilleri görünce şaşırdım. Şimdi ona gelelim. 

Öncelikle kokusuyla ilgili bilmeniz gereken bu ürünün çakma bir Millesime Imperial olması. Yurt dışında bu parfüme olan talebin önemli bir kısmı parfümün genel yapısıyla Creed MI’yi oldukça andırması ve tabi uygun fiyatı. Buna bende katılıyorum, birebir aynı olmasa da aşağı yukarı benziyorlar. Açılışta güzel ve taze turunçgillerle karşılanıyorsunuz, ben özellikle ekşimsi bergamutu daha fazla aldım ve sevdim. Bu turunçgiller gayet doğal kokuyor. Bunlara eşlik eden ve kokuyu buruklaştıran kakuleyi de alıyorsunuz. Bu güzel turunçgilli açılış 5 dakika gibi kısa bir sürede kayboluyor, sonrasında orta harman baskınlaşıyor. Burada listeden görebileceğiniz gibi bir burukluk hakim. Menekşe, servi, adaçayı gibi notaların verdiği genel bir sulu odunsu burukluk hakim. Bunları tek tek algılamıyorsunuz genel bir karışım halinde geliyor. Kötü mü değil ama turunçgil ve ardından buruk taze odun yeni bir şey değil. Kokunun genel yapısı bu şekilde. Turunçgiller ilk kuvvetlerini kaybetseler de, koku nerdeyse uçana kadar çok dipten bir tazelik, canlılık katıyorlar ve ortadaki durağan burukluğu kırıyorlar. Alt ana harmana bakarsak, ben tenimde hemen hemen hiçbirini algılamadım. Harman listesine bakınca bile algılamıyorum. Muhtemelen olması gerekenden biraz zayıf harmanlanmışlar. Eğer ortaya çıksalar, üç fazlı bir parfüm olabilirmiş, daha ilginç olabilirmiş. Bu haliyle turungçgilli, az buruk, taze sucul odunsu bir kokuya sahip. Fazla basit, fazla sıradan. Dune’a yapılan "benzeri pek çok sucul odunsu var zaten" eleştirisi bence bu parfüme daha uygun.


Millesime Imperial’e tam benzemediğini belirteyim. Onda daha sucul, daha meyvemsi bir yapı varken, burada daha sucul odunsu bir hava var ve burukluk her daim az da olsa geliyor. O yüzden bu beklentiyle alacaksanız istediğinizi vermeyebilir. Bir başta sıkıntı da kokunun çok zayıf olması, evet bir edt ama, bir edc için bile zayıf diyebileceğim yapıda. Tende çok sönük, burnunuzu cildinizin dibine yaklaştırmadan kokusunu pek almıyorsunuz. Çevreye yayılma gibi bir durum ise hiç yok. E hal böyle olunca nasıl koktuğunun da pek önemi kalmıyor, sonuçta parfümleri, bileğimize sıkıp koklamak için almıyoruz.

Özetle; kokusal anlamında hiçbir yönüyle kötü olmayan ama hiçbir alanda da tatminkar’ı geçemeyen bir parfüm olmuş. Çok benzitilen MI’ye göre baya vasat kalan bir ürün. Kokusu akılda kalmayan, pek çok muadiline benzer olduğu gibi, bir de  oldukça da silik. Fena olmayan esans kalitesi biraz daha zengin tutulsa belki daha alınası olabilirmiş. Bu haliyle kolayca unutulup gidecek “haftanın pop şarkısı” gibi.

Fark edilirlik çok kötü; cildinizin dibine girmeden kokuyu almıyorsunuz. Kalıcılık keza aynı şekilde kötü 3 saat sonra uçuyor gibi. Genel yapısıyla hafif, yumuşak, yaza uygun, burnu yormayan suculvari bir parfüm. Genç kullanıcılar hedefte, günün ilk yarısına daha uygun, basit günlük kullanım için. Silikliği ve öne çıkmayan, akılda kalmayan sıradan kokusundan dolayı tavsiye etmiyorum. Yaz için daha başarılı onlarca parfüm var.